Ali Mehmet Vurel, uzman çavuşluk sınavını kazanan oğlu Deniz'in asker olacağı günün hayaliyle yaşıyordu. Vurel’in yaşamı, Genelkurmay Başkanlığı önünde FETÖ’cü askerlerin saldırısıyla son buldu.
Vurel, olay günü, askerde olan oğlu Deniz Vurel ile görüntülü telefon konuşması yaparak hasret gidermeye çalıştı. Oğullarının uzman çavuş olacağı ve biriktirecekleri parayla ev alacakları günü düşleyen Vurel ailesinin hayalleri o günün akşamında yetim kaldı.
Ali Mehmet Vurel’in eşi Reyhan Vurel, yaşananları şöyle anlattı:
“Oğlum Deniz, babasını arayarak Ankara'da karışıklık olduğunu iletti. O sırada arkadaşı eşimi aradı. Giyindi, çok hızlı bir şekilde çıktı. Meclis'in oraya gitmiş, bir saat sonra beni aradı ve ‘Ben gelmiyorum' dedi. Bir daha da haber alamadım. Saat 03.00-03.30 arasında eşimin yaralandığı ve hastaneye götürüldüğünü öğrendim. Hastaneye gittim ama ben 'Eşim yaralı değil, biliyorum öldü' dedim. Öyle hissettim. Sonra 'ölmüş' dendiğinde her şey başıma yıkıldı. Oğluna hasret gitti.”
Babasının şehadet haberi üzerine askerden gelen 22 yaşındaki Deniz Vurel de, gece 02.00 sularında yaptıkları konuşmada babasının "Meclis'in oraya bomba düştü. Bombayı atlattık, şimdi Genelkurmay'ın önündeyiz. Bu vatan meselesi” dediğini aktardı.
Çocukluğundan bu yana asker olmayı hayal ettiğini söyleyen Deniz Vurel, hayatlarının bir gecede nasıl değiştiğini, hayallerinin nasıl yarım kaldığını "Uzman çavuşluk sınavlarını şubat ayında kazanmıştım, mülakatları geçmiştim. Piyade komando olacaktım. Seviniyordum. Babam da asker olmamı çok istiyordu. Gurur duyarak yapacağım bir meslekti. Vatan ve millet için çalışacaktım. Babam şehit olduktan sonra anneme ve kardeşlerime bakmak için onların yanında kalmak zorundayım. Onlar gittikleri yere adapte olamaz diye düşünüyorum. Ailemin başında durmam gerekiyor. Bu nedenle bu meslekten vazgeçmek zorundayım." sözleriyle anlattı.
